Kalite ve eğitim

Kalite 19. yy dan sonra rekabete dayalı liberal sistemle gelişim olanağı bulmuş bir kavramdır.

            Kalite ile ilgili kayıtla M.Ö 2150 yılına kadar uzanır. Ünlü Hammurabi kanunlarının 229. maddesinde “ eğer bir inşaat ustası bir adama ev yapar ve yapılan ev yeterince sağlam olmazda ev sahibinin üstüne çökerek ölümüne sebep olursa o inşaat ustasının başı uçurulur.”

            Aslında yukarıdaki söz bin yıllar öncesine dayanmasına karşın ülkemizde 17 ağustos depremi ile birlikte söz konusu olan Veli Göçer gibi inşaat mühendislerine pekala uygulanabilecek bir maddedir.

            Toplam kalitenin yakalanabilmesi elbette ucuz ve niteliksiz işgücü ile gerçekleştirilemez. Hele de 1950’ lerden sonra dünya dengesinde oluşan koşullar ve daha az maliyetle daha kaliteli ürün düşüncesi ekonominin vazgeçilemez temel prensipleri olmuştur.

            Gelişen sermaye birikiminin kendisini koruyabilmesi için hata tekrarı önlenerek müşteri tatmini sağlaması gerekiyordu.

            Temel hedef müşteri tatminidir. İdeolojik yönlendirmeye tabi olan kitlelerin ihtiyaç noktaları belirlenip satış ve kar için uygun koşullar sağlanmalı ve harekete geçilmeliydi.

            Ürünlerdeki değişim ve dönüşüm şekilsel ve içerik olarak tüketim toplumumun yaratılmasıyla anlam bulmuş, teknolojinin gelişimi ile sistemin bir parçası olmuş insan bulunduğu zemini kaybedecek ve istenen zeminlerde kalacaktır. İstenilen zemin yaratıldığında çözümsüzlüklerde bu zeminlerden hareketle çaba harcanarak çözüme kavuşturulmaya çalışılacaktı. Böylece değişim ve dönüşüm istekleri belirlenen ve beklenenin dışına çıkamayacaktı.

            Kapitalist sistemin kendi çıkmazı olan değer üretme ve bu değerin tüketilmesine yönelik çalışmalar özellikle soğuk savaş döneminin bitmesi ile uzun bir soluk almaya başladı.

            Artık her şey varolan sistemin döngüsüne tabi olmalı ve bu zeminden sapmalar yanlış ideolojiler olarak değerlendirilerek, görünürde demokratik zeminler yaratarak sorunların çözümü aranmalıydı.

            Çözümlerde hemen bulunmuştu. Sistemin çatlaklıklarının giderilebilmesi için Grup çalışmaları adı altında Toplam Kaliteye ulaşabilmek için Etkin Çalışma Grupları oluşturularak değeri kapitaliste olmak üzere harekete geçildi.

            Evet sunulan çözüm kendi içi dinamiğinde problemin çözümünü demokratik bir çerçevede ele alıyor ve çözüme kavuşturarak varolan kayıştaki kesintileri kesintisiz işleyişe sokuyor gibi gözüküyor olabilir. Fakat bu çemberde ( grup  çalışması ) unsur olan kişi; bu sistemin küçük gruplar halinde bir birine zincirleme olarak bağlandığını fark etse de oluşturulan bireyci, üretim ilişkilerine ve topluma yabancılaşmış,  ben merkezci kişiler kendini yöneten ana halkayı göremiyor. Ve bu faydacı yaklaşım kişisel rekabetle çemberde yarattığı değer artışının kimin faydasına olduğunu fark edemiyor.

            Fark edilemeyen, bütün çemberleri yöneten neydi? Yada varolan çemberlerdeki üretim ve değer artışı kimin hizmetindeydi? Bu soruların cevabı Marksizm de tanımlanmış olan “artı değer” olarak sermayeye akan ve kapitalizmin yaşamını biraz daha uzatan değerdir aslında.

            Geliştirilen bu model ise 1960 lı yıllardan itibaren eğitim kurumlarında Stratejik Planlama olarak uygulanmaya başlanmıştır. Sınıfsal çelişkilerin yarattığı tahribat sonucu, çevre ile uyumsuzluk ve yabancılaşmaya karşı geliştirilen yöntemdir. Ancak bu planlama kapitalizmin kendisinden kaynaklı hastalığının kendi usulünce çözümünden başka bir şey değildir.

            Ülkemizde ise MLO(Müfredat laboratuvar Okulları) olarak önce plot uygulamalarla İMF’nin desteklediği bir proje uygulamasıdır.

             

Bu döngüler emekçi halkı ne kadar ilgilendirmektedir? Yada hangi açıdan ilgilendirmektedir? Sonuçta projeler toplumsal içerikte olsa da ortaya kalitenin çıkmaması durumunda halk iki defa soyulmuş olmuyor mu?

            Bu projede merkez öğrenci olarak görülür. Başarılı öğrenci kimdir? Sorusuna cevap aranır. Yapılan işin neden yapıldığıyla ilgilenilir. Örneğin kurulacak bir fabrika hedeflediğimiz grup yada topluluğa fayda sağlamıyorsa kurulmasına da gerek yoktur açıklaması ile tanımlanır.

            Bu tanımlamaya göre özel mülkiyete sahip yapının daha da sağlamlaştırılarak toplumsal düşüncenin yerine bireyleri koymak esas amaçtır. Fabrikanın sahibi zaten özel mülkiyet sahibidir. Bu modelle yapılmak istenen kişilerin daha çok çalışması ve patronun faydasına değilse çabalar gereksizdir denilmektedir. Zaten uygulamada aynen bu şekilde karşılığını bularak bir avuç patronun ve iktidar sahibinin toplumu sömürme aracı olan projeler olmaktan öteye gitmemektedirler. Çerçeveyi neye göre ve kime göre ayarlayacağız? Kapitalist düzende tabi ki kapitale hizmet edecek şekilde düzenlenmeliydi.

            Bütün ekipler çalışma grupları şeklinde örgütlenmeli ve ekipler” görev başarısına sorumluluk ve şevkle katkıda bulunan sürekli ilişki halindeki bireylerden oluşan küçük işbirliği grubunun sürekli eylemi” biçiminde tanımlanmıştır.( Kılıç T. 1994-okul gelişim modeli)

            Tanımlamadan anlaşılacağı gibi ortaya konulan nitelikler incelendiğinde ortaya çıkan toblo aşağıdaki gibidir.

1-     görev başarılmalı

2-     sorumluluk alınmalı

3-     şevkle çalışılmalı

4-     sürekli ilişki içinde bulunulmalı

5-     sürekli eylem ön planda olmalı

6-     bireysel çalışma ön planda tutulmalı

Yukarıdaki sıralamadan da anlaşılacağı gibi bu proje ile amaçlanan faydacı ve bireysel düşünen bir kişilik yaratarak ideolojik olarak kapitalist yapıya bağımlı ve onsuz yaşanamayacağının çerçevesi çizilmiş oluyor. 

Okul gelişim modeline kaynak olarak Türk Milli Eğitim ilkesinin 13. maddesi

gösterilmektedir. Bu madde “Her derece ve türdeki ders programları ve eğitim metotlarıyla ders araç gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslar, yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir. Eğitimde verimliliğin arttırılması ve sürekli olarak gelişme ve yenileşmenin sağlanması bilimsel araştırma ve değerlendirmelere dayalı olarak yapılır. Bilgi kurumları gereğince yaratılıp güçlendirilir. Bu yöndeki çalışmalar maddi ve manevi olarak ta desteklenir.”

           ANA SAYFAYA DÖN